top of page

WE ARE THE WORLD!

  • Yazarın fotoğrafı: Akrepp
    Akrepp
  • 3 gün önce
  • 3 dakikada okunur

Herkes Afrika Afrika diye yanıp tutuşuyor sözde. Afrika’ya yardım kampanyaları ise hiç bitmiyor. Sürekli gıda takviyesi söz konusu. Neden? Çünkü sömürge altındalar vs. Bunları biliyoruz. Fakat insanların oturup üzerine düşünmedikleri çok daha acı bir gerçek vardır. Batının bu insanları köleleştirildiğinden falan bahsedilir. Fakat olay bundan çok daha başkadır. Konuya nasıl giriş yapacağımı inanın bilmiyorum. Bu konu üzerine sadece 1 saat düşündüm ve vardığım nokta görünen algının çok çok dışındadır.  

Köleleştirme nedir? Bir toplumu etki altına alma ve kendi isteğin ile yönetme, tüm yaşam imkanlarını elinden almak ve kendi çıkarların doğrultusunda kullanmak! Pekiyi köleliğin sonu nedir? Kölelerin ya da asimile edilmek istenen halkın ayaklanması, baştakine karşı çıkılması ve yönetimin öyle veya böyle yıkılmasıdır. Tarihte bunun çok örneği vardır. Bu durumda Afrika’nın sömürge altında olduğu söylenen bölgelerinde yaşayan insanlar için köleleştirme denilebilir mi? Hayır! Çünkü köle, özgürlüğü bilir ve isyan eder. Bu insanlar neden isyan edemiyor ve neden sadece gıda desteği sağlanıyor? Bu ne demek? Ne kadar verirsek o kadar yemek yiyebilirler demek. Pekiyi neden konu sadece yemek? Çünkü insan aç kalırsa ölür! Ölmeyecek kadar ve istedikleri miktarda insanı hayatta tutacak kadar yemek vermek yeterlidir.  

Şimdi gelelim asıl bahsetmek istediğim noktaya. Buraya kadar olayı anladık sayıyorum. Buradan sonra söyleyeceklerim üzerine ise lütfen düşünün. Diyelim ki sömürge altında olan Afrika’nın bir yerinde doğmuş bir çocuksun. Ailen de öyleydi. Doğduğundan beri ailen ve çevrendeki herkesin tek derdi aç kalmamak için yemek bulmak. Kimsenin hayali yok, hedefi yok, imkanı yok. Rekabet gerektiren iş ya da okul hayatı yok. Değer görme yok, hırs yok, irade yok ve böyle şeylerden haberin de yok. Çünkü kimseden görmemişsin ve duymamışsın. Başka hayatlardan da haberin yok. Kim yemek verse ona doğru koşma var. Hem de sürü halinde. Özgürlük ve adaletten de haberin yok. İnsan hakları diye bir şey olduğunu da bilmiyorsunuz ve sizi “insan” olarak da adlandırmıyorlar. Haber kaynağın yok, öğretmen yok, kıyafet yok, su bulmak için bile araman lazım. Temizlik yok, ev düzeni yok. Yani insanı insan yapan hiçbir özellik yok. Şimdi sana soruyorum. Bu şartlarda ve kendinden, her şeyden habersizken, ekmek attığında tavukların üşüşmesi gibi yemeğe üşüşürken senin aslında bir köpek olduğunu söylesem bana ne diyebilirsin? Kendini savunmayı da bilmiyorsun üstelik. Hiçbir şey diyemezdin. “O insanların hiç mi aklı yok.” diye düşünebilirsin. Ama bunu sen düşünebilirsin onlar değil. Aklı olmadıkları için de değil. Yüzyıllardır böyle yaşadıkları için.  

O insanlar artık insan vasfından çıkmış ve tamamen hayvanlaştırılmışlardır. İnsana dair duygulardan yoksun ve bu yoksunluğun farkında bile olmadan yaşamaktadırlar. Bu tamamen psikolojik ve bilinçaltı yönetimidir. Yemediğin yemeyi canın çekebilir mi? Görmediğin bir şeyi isteyebilir misin? Hayır! Köleleştirmek ile hayvanlaştırmak arasında çok fark vardır ve Afrika buna en güzel örnektir. Bu duruma hiç bu açıdan bakan oldu mu bilmiyorum ama orada yaşayan insanlar insan olduklarının farkında değiller ve bu durumu dünyanın başındakiler çok güzel başardılar. Ondan dolayı “Afrika’yı gözünüzde çok fazla büyütmeyin.” diyebilecek kadar ileri gidebildiler. Çünkü onların bakış açısına göre oradaki insanlar aslında insan değil. İnsan bedeni taşıyan hayvanlardır. Bu cümleleri kurarken evet içim acıyor. Fakat bu konuyu ele almalıydım. Zira kimse eğitimden bahsetmiyor ve herkesin tek derdi Afrika’ya yemek göndermek. Köpek maması alır gibi sadece yemeği düşünüyoruz. Bugün bu insanlardan birini alıp eğitmeye kalksanız bu yıllar sürecektir. Çünkü bilinçaltında atadan gelen hayvan psikolojisi vardır. Gerçek insan olduğunu, hak ve özgürlükleri olduğunu kavraması uzun sürecek ve belki de bunu tam idrak edemeden ölecektir. Bir köpeğe insan olduğunu söyle! Nasıl inandıracaksın? Aynı böyle olacaktır. Ancak bu sistemin içinde doğanlar bu sisteme ayak uydurabilirler. Evet belki bugün orada yaşayan insanları kökten değiştirmek bir anlık bir iş olmayabilir. Fakat doğacak olan çocuklar bu değişimin içinde doğacakları için zaten insan olduklarının farkında olarak büyüyeceklerdir. Tıpkı şu an doğan tüm Afrikalı çocuklarda bulunan hayvansal içgüdülerle hayatta kalma çabası gibi.  

Bakın bu konu çok derindir. Bizler göremiyoruz ama bazı yönetim sahipleri gerçekten olaya böyle bakıyor. 1900’lü yıllardan kalma bir araştırma konulu kitabı okuyordum. Orada yönetimde yeri olan ailelerden birinin üyesi olan bir kadınla yapılan röportaj yer alıyordu. Röportajda varoşlardan bahsedilmiş ve röportaj yapılan dönemin önemli isimlerinden olan Bayan Alec Tweedie küçümser tavırlarla aynen şunları dile getirmiştir; “Varoş mahallelerden geçerken hiç güzel çocuklar görüyor muyuz” demiştir. (Kaynak: Öjenik ve Diğer Kötülükler. Yazar: G.K. Chesterton 1922 Bölüm: NEDENİN ANLAMSIZLIĞI) Burada güzelliğin bile soyla alakalı olduğu ve öjenik çalışmaların desteklendiği belirtilmektedir. Ne demek istediğimi iyi anlayın lütfen. İşte eğitim bu kadar önemlidir. Eğitim yemekten de önemlidir. Anlık olarak karnın doyar ya da yarı aç kalırsın ama eğitimsizlik yüzyıllar boyunca toplumların köleleştirilmesine ve hatta insansı duygulardan uzaklaştırılıp hayvanlaştırılmasına neden olur. Bunu anlamak için gerçekten başka kanıta ihtiyaç var mı? Bu konu hakkında çok şey söylerim ama köşede daha fazla yer kaplamak istemem. Ama şunu unutma “Evren senin düşündüğün kadar değil, sen düşündüğün kadarsın.”

Özgürlük her an! Selametle.

Dünyanın şuan ki durumuna örnek
Dünyanın şuan ki durumu

Yorumlar


"©2026koydukmuResmi"

  • Instagram
bottom of page